22 Nisan 2009 Çarşamba

eskilerden bir kaç kırıntı...

ARKADAŞIMA!
Burnumda, eskiden kalma bir koku var...
Gegzimde içimdeki yanmışlığın gıcıklığı.
Küllerini toparlayamadığım anılarım...
Boğazımdan aşağıya gidemeyen bazı cümleler geziniyor etrafta.
Hiç gitmeyeceklermiş gibi rahatsız ediyorlar beni.
Aslında alıştım bu durumuma...
Aslında her şey hep böyleydi.
Şimdi, bir anne kadar cesur, bir anne olamayacak kadar dayanıksızım
Gözlerimin feri çoktan sönmüş...
Düşündüğüm bütün kapılar gene bana çıkıyor.
Bir türlü sonucunun bulunamadığı,
Labirent problemlerine yıkmışlar beni.
Lanet bir yol tutturmuşum,
Sonun olmadığı...
Biliyorum ki bir gün uyandığımda bundan daha iyi olmayacağım...
Biliyorum ki uçurumun dibine gidiyorum,
Adımımı her attığımda bataklığın bir metresine daha gireceğim
Haz alacağım çektiğim acıdan.
Bunu sadece ben ve bir de .... biliyor
İşte o üç nokta her şeyi biliyor.
Yalvarsa da gidiyorum
Dilimde eskiden kalma bir tat
Günahlara bürünmüş yüreğim ve ben!
Gidiyorum...
Sevdiğim her şeyi geride bırakarak
Bile bile... Kuyu dibi de olsa, gidiyorum...
Bir gömlek dahi almadan.
Bir anı dahi bırakmadan.
Sildim bütün güzel sözleri.
Yok artık böyle biri! Unutun!
Hey! başlasın artık lanet komedi
Geldim işte!
Avuçlarımdan süzülen kanla...
Cesetlerini derinlere sakladığım An’larla!
02/09/2005

Hiç yorum yok :

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...